*Dönüşümün zamansız ve tüketimin arsız bir çağrısı var. Biliyoruz. Ve İçimiz yanıyor. Yanmak ne kelime, kan ağlıyor!
*Ölüm yakın değil. Acı olan uzak da olmadığını bilmek.
*Koca şehirde; aylak aylak dolaşmayan, isme ve ambalaja tapmayan, önyargısız, kibirsiz, derdini alkolle paylaşmayan, sevincini içinde taşıyan ve tam orada yaşayan kaç insan vardır?
*Durmak, hareket etmemek değildir. Yürümek hareket etmek olabilir.
*Bi Ahmet Necdet Sezer vardı, n'oldu o?
*DUBSTEP!
*Ankara'nın keskin ayazında, Marmara'nın dipçik beyazında, dolanıyoruz aheste, Sertab Erener kafeste.
*İmzanın üstüne su dökülmüştür!
*Farklı anlam taşıyan düz mantığa kurban gidiyoruz.
*İçinde salata yenen, bira ve kahve içilen, hafiften de caz müzik üflenip dıngırdatılan mekanlara kusasım geliyor artık.
*Cehenneme inanıyorum. Ve cehennem çoğunlukla, inanmayanlar için var. Bu beni cennetlik yapmaz tabi. Allah'ım affet!
*Bir adam vardı, sırtında ben vardı
adam da denmez ona, sanki Adnandı
avukatına "şimdi" dedi, gördüm kapıda polisleri
gülüyorlardır belki şimdi, Adnan'ın melekleri!
*İnsanın karar vermekteki kavranamaz karmaşası, deliliğin bir başka sebebi gibi.
*"-Abdurrahman Çelebi." (-Çoban)
*Androidişletimsistemileştiremediklerimizdenmisiniz?
*Timsah gibi oldum, Daral gibi yaşadım.
*"-Bok'a itibar etmeyiz." (-Lağam ve su işleri bakanlığı)
*Papa Onaltıncı Benediktus, elinde kalan son altınını da bozdurup emekliye ayrıldı. Diğerlerinden hâlâ haber alınamıyor...
*Beşamel soslu makarnanın içinden, Salih çıktı! Beşamel sosuna ait olduğu belirlenen Salih'le artık yeterince fazla sevap işleyebilirsiniz.
*Töbe...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder