9 Ocak 2013 Çarşamba

İki

*Dönüşümün zamansız ve tüketimin arsız bir çağrısı var. Biliyoruz. Ve İçimiz yanıyor. Yanmak ne kelime, kan ağlıyor!

*Ölüm yakın değil. Acı olan uzak da olmadığını bilmek.

*Koca şehirde; aylak aylak dolaşmayan, isme ve ambalaja tapmayan, önyargısız, kibirsiz, derdini alkolle paylaşmayan, sevincini içinde taşıyan ve tam orada yaşayan kaç insan vardır?

*Durmak, hareket etmemek değildir. Yürümek hareket etmek olabilir.

*Bi Ahmet Necdet Sezer vardı, n'oldu o?

*DUBSTEP!

*Ankara'nın keskin ayazında, Marmara'nın dipçik beyazında, dolanıyoruz aheste, Sertab Erener kafeste.

*İmzanın üstüne su dökülmüştür!

*Farklı anlam taşıyan düz mantığa kurban gidiyoruz.

*İçinde salata yenen, bira ve kahve içilen, hafiften de caz müzik üflenip dıngırdatılan mekanlara kusasım geliyor artık.

*Cehenneme inanıyorum. Ve cehennem çoğunlukla, inanmayanlar için var. Bu beni cennetlik yapmaz tabi. Allah'ım affet!

*Bir adam vardı, sırtında ben vardı
adam da denmez ona, sanki Adnandı

avukatına "şimdi" dedi, gördüm kapıda polisleri
gülüyorlardır belki şimdi, Adnan'ın melekleri!

*İnsanın karar vermekteki kavranamaz karmaşası, deliliğin bir başka sebebi gibi.

*"-Abdurrahman Çelebi." (-Çoban)

*Androidişletimsistemileştiremediklerimizdenmisiniz?

*Timsah gibi oldum, Daral gibi yaşadım.

*"-Bok'a itibar etmeyiz." (-Lağam ve su işleri bakanlığı)

*Papa Onaltıncı Benediktus, elinde kalan son altınını da bozdurup emekliye ayrıldı. Diğerlerinden hâlâ haber alınamıyor...

*Beşamel soslu makarnanın içinden, Salih çıktı! Beşamel sosuna ait olduğu belirlenen Salih'le artık yeterince fazla sevap işleyebilirsiniz.

*Töbe...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder